Ebeveynlerimize İpuçları
ONA “HAYIR” DEMEYİ ÖĞRETİN…
Çocuklar verdiğiniz yönergelere hayır cevabını vermeye küçük yaşlarda başlarlar. Ancak bu hayırlar bilinçli söylenen hayırlar değildir elbette. Anlık itirazlardan öteye gitmez.
Yaşları ilerledikçe kabul görme isteğinin bir getirisi olarak, aslında hiçte yapmak istemediğimiz şeylere “evet” demeye başlarız. Erken çocukluktan ergenliğin sonlarına kadar olan dönemde arkadaşlar ile olan yoğun ilişkiler onları kaybetmemek adına hayır dememe/diyememe alışkanlığına sebep olabilir. Çocuğunuzun hayır demeyi öğrenmesi hem kişiliğinin, hem kendisinin de bir fikri ve istediği olabileceği olgusunun gelişmesine, hem de kendisini zarar görebileceği durumlardan koruyabilmesi için gereklidir. Çocukları eğitmenin ve onlara bir şeyler öğretmenin en kolay ve etkili yolunun rol model olmak olduğu bir gerçek. İdolü olarak gördüğü anne ve babasının da aynı şekilde davrandığını görmek onu öğreniyor olduğu konuda motive edecektir. Siz de her teklife evet demediğinizi ve hayır dediğinizde onu kolayca evet cevabına çevirmediğinizi vurgulayarak ona örnek olabilirsiniz.
Çoğunlukla ergenlik döneminde edinilen kötü alışkanlıkları arkadaşları ile sık vakit geçiren çocuğunuzun da edinmesi olası bir sonuç. Ona uzatılan bir sigara karşısında, sırf içinde bulunmak istediği gruba dahil olabilmek için hayır diyemediğinde, zaman içinde aktif bir sigara tüketicisi haline dönüşebilecektir. Bunun yanında hayır diyemeyen veya itiraz edemeyen bir çocuk etrafındaki kötü niyetli olabilecek insanların ona zarar vermesine engel olamayabilir.
Hayır deme egzersizleri yapması için teşvik edebilirsiniz. Arkadaşları veya sizinle olan ilişkisinde istemediği bir durum karşısında hayır dediğinde ona saygı duyduğunuzu belirtebilirsiniz. Herhangi bir arkadaşına hayır dediğinde onu kaybetmiş olmayacağını, arkadaşının ona tavır alması halinde bile cevabına sadık kalması gerektiğini öğretmelisiniz. Hayır cevabının yanında öneri sunabileceğini ve “hayır ama..” diye başlayan cümleleri kullanabileceğini vurgulayabilirsiniz. SEVGİLERİMİZLE…
Çocuk Gelş. ve Eğt. Uzm.
Aile Danışmanı
SERPİL SAVAŞ
PROF. DR. BELMA TUĞRUL’DAN
“SEVGİ MÖNÜSÜ”
- Zaman zaman size ait bir sorumluluğu çocuğunuzun yerine getirmesini isteyin. Benim yerime (………..) yaparsan çok mutlu olacağım diyerek yetişkin gibi olma gereksinimini ve kendini yeterli, faydalı hissetme gereksinimini karşılayın.
- Sokakta gezerken ;yanımdan ayrılırsan kaybolursun, kaçırırlar vb. korkutmalar yerine, her hangi bir aksilik durumunda kimden nasıl yardım alacağını öğretin.
- Kendi giyeceklerinizi geceden çocuğunuzla beraber ya da onun göreceği şekilde siz hazırlayın. Ne giyeceğinize karar vermiş olmanız ve önceden hazırlığınızı yapmış olmanız çocuğunuzun düzenli olma, plan yapma, zamanı kullanma becerilerini geliştirmesine yardımcı olur.
- Çocuğunuz anaokuluna başladıktan 10-15 gün sonra evden okula bir mektup yazın, okula başladıktan sonra gözlemlediğiniz olumlu birkaç özelliğini belirtin. Bu, çocuğunuzun anaokuluna karşı olumlu tutum geliştirmesine yardımcı olur.
- Çocuğunuz henüz okuma bilmediği için anlayabileceği işaretler kullanarak bazı hatırlatmalar yapın. Odasına oyuncak toplamayı hatırlatan bir resim koymak gibi.
- Sen zaten her zaman (……………) yaparsın diye başlayan suçlamalar ve etiketlemeler çocuğunuzun kendini değersiz hissetmesine neden olur. Bundan kaçının.
- Siz hatırlatmadan yerine getirdiği bir sorumluluk için mutlaka çocuğunuza ve eşinize teşekkür edin, memnuniyetinizi belirtin.
- Eşinize ve çocuğunuza ; keşke öyle yapmasaydın ya da tabi öyle yaparsan böyle olur yerine; böyle bir durumda başka ne yapılabilirdi demeyi tercih edin. Çözüm için suçlamak yerine başka alternatifler düşünmesine yardımcı olun.
- Bakımından sorumlu tutacağınız bir bitkisi olmasını sağlayın. Ona özel bir isim vermesini isteyin.
- Alışveriş sonrası alınan şeylerden uygun olanları dolaba yerleştirmesi için çocuğunuza sorumluluk verin.
- Çocuğunuza her zaman ona güvendiğinizi hissettirin. Beceremezsin, yapamazsın, düşersin, dökersin gibi olumsuz beklentilerinizi dile getirmeyin. Yapabileceği şeyler için cesaret verin, yapamayacağını düşündüğünüz şeyler için başlangıçta mutlaka yardım edin, yavaş yavaş yardımınızı azaltın. Gerekmedikçe yardım etmeyin, gerekli olduğunda ise mutlaka yanında olun.
- Kullanmadığı temiz oyuncak, giysi, kitap vb. beraberce toplayın ve ihtiyacı olan birilerine verin.
- Çocuğunuz için küçüldüğünü düşündüğünüz giysileri çocuğunuzla beraber konuşarak kaldırın. Büyüdüğüne dikkat çekin.
- Yolda yürürken, ‘Sence bu adam nereye gidiyor olabilir?’ oyununu oynayın. Bu oyun hem insanların farklılıklarına dikkati çekmek hem de akıl yürütme açısından önemlidir.
- Çocuğunuzun evde üstlendiği sorumluluklar var mı? Bu soruya cevabınız hayır ise ona mutlaka üstesinden gelebileceği sorumluluklar vermeye başlayın. Böylece evinizin önemli ve gerekli bir üyesi olduğunu hissetmesini sağlarsınız. İyi ki sen varsın, terliklerin bu kadar düzgün durmasını sen beceriyorsun vb. şeklindeki övgülerinize ihtiyacı vardır.
- Sorumluluk sahibi çocuklar ancak sorumluluk alarak yetişirler. Sorumluluk verilmeyen çocuklar kendi sınırlarını öğrenemezler. Ne yapıp ne yapamayacaklarını ayırt edemezler. Dolayısıyla kendilerini göstermek için sağlıksız yollar seçebilirler. Kendilerini göstermenin bir yolunu mutlaka bulurlar. Ama bu yol her zaman onaylanan bir yol olmayabilir.
- Çocuğunuzun inatçılığını, ısrarcılığını problem olarak algılamayın. Bunun, kişiliğinin gelişme sürecindeki kendi olma mücadelesinin doğal ve sağlıklı bir sonucu olduğunu düşünün. Bu nedenle zorla bir şey yaptırma konusunda ısrarlı olmayın. Biz çözüm odaklanıp kalmayın, her zaman bir problemin çözümünde birçok seçeneğinizin olduğunu hatırlayın. Yaratıcı çözümleriniz çocuğunuza yaratıcı perspektif kazandırır.
- Çocuğunuzun sorduğu her soruya hemen o anda cevap veremeyebilirsiniz. Bazen sorunun cevabını gerçekten bilemeyebilirsiniz. Cevabı araştırmanız gerekir. Bazen de cevabı bildiğiniz halde araştırma yollarına dikkati çekmek için; bu sorunun cevabını dedene sorabiliriz/ kitaplara bakabiliriz/ konuyla ilgili birine sorabiliriz vb. diyebilirsiniz. Böylece çocuğunuzun sizi her şeyi bilen değil halen öğrenmeye gereksinimi ve ilgisi olan biri olarak algılamasına neden olursunuz. Ayrıca kendisi de bilmediği bir şeyle karşılaşınca öğrenme yollarını denemeye istekli hale gelir.